Hastalığı Sahiplenmeyin "Farkında olun"
2014 yılında bu blogu ilk kurduğumda çok heyecanlı ve mutluydum. Yazı yazmak için sabırsızlanıyor ve sürekli hangi konuları nasıl işleyim diye düşünüyordum.Hala yazarken hatta yazmaya hazırlanırken aynı heyecanı yaşıyorum.
İlk açtığımda blogun adı "Gezegen Crohn" du. İsmine bakınca uzayda bir gezegen adını anımsatıyordu. Bu benim hayal dünyamdı tabi. Nadir hastalıklar grubunda olmasından mütevellit de uzaylı gibi hissettiğim zamanlar oluyordu elbette. Teşhis 2009 da konuldu ancak öncesinde 2 yıllık bir araştırma süreci olmuştu. Tabi bu süreç biraz da benim korkularımdan dolayı uzadı. Crohn ile ilk tanıştığımızda bize hastalıkla ilgili eğitim veren kişi şöyle bir cümle kurmuştu "onunla yaşamayı öğrenin" o zaman ki akılla bunun iyi ve faydalı olacağına hemen inanıverdim. Crohnla arkadaş olmaya karar verdim. Ve sahiplendim.
"m" takısına dikkat edin. Tehlikeli bir takı. Hiç bir şeyin bize ait olmadığı şu dünyada berbat bir hastalığı "benim hastalığım" diye nasılda sahipleniyoruz. Diceksiniz ki "şunun bunun hastalığı mı? Sen muzdaripsin senin hastalığın" hayır benim değil, bu bana isabet eden bir dert, bir maraz, ben de bu hastalık sebebi ile zor zamanlar geçir-dim. Artık onun için yol göründü. Ne o bana sahip ne ben ona sahibim diyorum. Bugün düşünce gücü ile bir çok hastalık yenilebilir hale gelmişken neden bu hastalığa etim ya da kemiğimmiş, ayrılmaz bir parçammış gibi davranayım. Buna ancak acılarından beslenme denilebilir.
Tüm insanlar için mi geçerlidir yoksa Türk milleti mi böyledir bilmiyorum. Bazen hastalığıyla övünür durur. Benim şu var, bu var, o var, ohooo o da bişey mi ben de bu bu bu da var diye yarışır durur insanoğlu insan. Şunu atlarız mesela elim var çok şükür, ayağım var, gören gözüm, duyan kulağım, kalbimde sağlam, başımı sokacak bir evim, elimi yıkayarak bir çeşme ve hergün gelen rızkım var. Oturup bunların muhabbeti yapılmaz kolay kolay.Bunları arada sırada sıralarız. Yapılması için, düşen birini görmek gerekir. Velhasıl sahiplenmeyin hastalığı, kederi. "m" takısı kullanmayın. Olana şükredin, olmayana eyvallah.
Gayrete devam elbette. İsabet eden derdin devası isabet ettirende gizli. O deva için çabalamaya devam etmek bize emanet edilen can hakkı için şart.
Arzumuz sahih ise, bize çareler elbette gösterilir. Siz yeter ki farkında olun ve elinize geçenin sizin için fırsat olup olmadığını muhakkak iyi ölçün. Çünkü hiçbir şey ya da hiç kimse hayatınıza tesadüfen girmez. Bir sebep-sonuç dairesinde girer. O yüzden "farkında olun" .
Kim, hayatıma neden girdi? Bana isabet eden bu hastalık bana ne öğretmeye çalışıyor? . Hayatımda yaşadığım bu olay aslında neyi önledi.? Cevaplar içerde.... ❤️
Yorumlar